Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, genellikle Mevlâna olarak bilinir, dünya tarihinin en etkili şairlerinden, filozoflarından ve manevi liderlerinden biridir. 1207 yılında Balkh'ta (günümüz Afganistan'ında) doğan Mevlâna’nın hayatı ve eserleri, ulusal, kültürel ve dini sınırları aşarak hem Doğu hem de Batı düşüncesinde kalıcı bir figür haline gelmiştir. En çok aşk, birlik ve ilahi temalarını işleyen şiirleriyle tanınır ve Mevlevî Tarikatı'nın (günümüzdeki Dönme Dervişleri) kurucusu olarak bilinir.
Mevlâna, saygın bir âlim ailesine doğdu. Babası Baha’ al-Din Walad, ünlü bir teolog ve manevi öğretmendi. Ailenin erken yılları, hem entelektüel arayış hem de manevi bağlılık ile işaretlendi, ancak 13. yüzyılın başlarında Moğol işgallerinden kaçmak zorunda kaldılar. Bu yolculuk onları Konya'ya (günümüz Türkiye'sinde) götürdü ve burada Mevlâna, hayatının geri kalanını geçirecekti.
Konya’da, Mevlâna’nın manevi yolu şekillenmeye başladı. Başlangıçta babasının izinden giderek bir âlim ve öğretmen oldu, ancak hayatı, Tabrizli Şems adında bir gezgin mistik ile tanışınca derinden değişti. Şems, Mevlâna'ya ilahiye dair derin bir anlayış kazandırdı ve aralarındaki yoğun manevi dostluk, Mevlâna’yı geleneksel bir âlimden, tutkulu bir şair ve manevi bir rehbere dönüştüren katalizör oldu.
Şems-i Tabriz, bir Sufi mistiği olarak, Mevlâna’nın hayatındaki en önemli figürlerden biridir. İkili arasındaki ilişki, genellikle yoğun bir aşk ve karşılıklı dönüşüm olarak tanımlanır. Şems, Mevlâna'ya maneviyata entelektüel bir yaklaşımın ötesinde bakmayı öğretti ve onu kalbin derinliklerine yönlendirdi. Şems’in 1247'de gizemli bir şekilde kaybolması, Mevlâna üzerinde derin bir etki bıraktı. Bu olayın, Mevlâna'yı büyük bir üzüntü dönemine soktuğu düşünülse de, aynı zamanda onun şiirsel üretkenliğini ateşlemiş ve onun mirasını tanımlayan şiirleri yaratmasına ilham vermiştir.
Şems’in Mevlâna üzerindeki etkisi o kadar büyüktü ki, Mevlâna’nın en ünlü eserlerinden birçoğu, onların manevi dostluğundan ilham alarak yazılmıştır. Divan-ı Şems-i Tabrizî (Şems-i Tabriz’in Toplu Şiirleri), Mevlâna'nın Şems ile yaşadığı mistik ve coşkulu birleşimi yansıtan en önemli şiirsel eserlerinden biridir.
Mevlâna’nın şiiri, manevi derinliği ve evrensel çekiciliği ile tanınır. Çoğunlukla Farsça yazdığı eserlerinde aşk, ilahi birleşim ve gerçek arayışı gibi temalar öne çıkar. Mevlâna’nın düşüncesinin özü, aşkın, evrendeki en güçlü kuvvet olduğudur; aşk, tüm ayrımları aşar—ister insanlar arasındaki, isterse insanla ilahi arasındaki farklar olsun.
En ünlü eseri Mesnevi (diğer adıyla Mesnevi-i Ma’navi veya Manevi Beyitler), altı kitaptan oluşan bir destandır. Bu eser, hikâyeler, meseller ve felsefi öğretiler ile iç içe geçmiş olup, genellikle Fars edebiyatının ve Sufi mistisizminin en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilir. Mesnevi, manevi aydınlanma için bir rehberdir ve ruh, ilahi ve öz-gerçekleşme yoluyla ilgili derin içgörülerle doludur.
Mevlâna’nın öğretileri, Tanrı’ya giden yolculuğun içsel bir yolculuk olduğunu ve kalbin, aşk ve bağlılık yoluyla arınması gerektiğini vurgular. “Üzülme. Kaybettiğin her şey yeni bir biçimde geri gelir” ve “Sen okyanusta bir damla değilsin. Sen bir damlada okyanussun” gibi ünlü dizeleri, onun dünyaya sunduğu evrensel manevi gerçekleri özetler. Bu dizeler, tüm yaratılışın ilahi bir tezahür olduğunu ve hayatın nihai amacının ilahi kaynakla birleşme olduğunu belirten Sufi anlayışının merkezî fikrini yansıtır.
Mevlâna’nın öğretileri yalnızca şiirleriyle değil, aynı zamanda Mevlevî Tarikatı'nı kurarak da ifade buldu. Bu tarikat, dhikr (Allah’ı anma) uygulamasını, sema dansı ile yapar. Sema, dönme dervişlerinin, ney (kamış ney) müziği eşliğinde daireler çizerek dönerken yaşadıkları coşkulu trans hâlini simgeler. Bu dans, sadece bir fiziksel hareket değil, ilahiyle birleşme için manevi bir eylemdir.
Mevlâna’nın Mevlevî Tarikatı'nı kurması, onun öğretilerini İslam dünyası ve ötesine yayılmasına yardımcı olmuştur. Tarikat, Sufi mistisizmini yaymada büyük bir güç haline gelmiş ve bugün hala etkili bir manevi gelenek olarak varlığını sürdürmektedir. Özellikle sema uygulaması, Sufi manevi pratiğinin en tanınabilir sembollerinden biri olmuştur.
Mevlâna, 1273 yılında Konya’da vefat etti, ancak etkisi ölümünden sonra daha da büyümüştür. Eserleri birçok dile çevrilmiş ve şiirleri dünya çapında okunmakta ve saygı görmektedir. Aşk, birlik ve manevi aşkınlık üzerine olan öğretileri, her kültür ve dinden insanları etkilemiş ve onu dünyanın en çok okunan şairlerinden biri yapmıştır.
Batı'da, Mevlâna’nın popülaritesi 20. yüzyılın sonlarında, özellikle Coleman Barks gibi şairlerin çevirileriyle artmıştır. Eserleri, günümüz okurları için evrensel aşk, manevi arayış ve tüm insanların birbirine bağlılığı gibi temalarla derinden yankı bulmaktadır. Birçok kişi, Mevlâna’yı sadece bir manevi lider olarak değil, aynı zamanda dini ve kültürel sınırları aşan bir evrensel filozof olarak görmektedir.
Mevlâna’nın mesajı, merhamet, kabullenme ve öz-gerçekleşme üzerinedir. Öğretileri, bireyleri egoyu aşmaya, içsel ilahiyi aramaya ve aşkın dönüştürücü gücünü kabul etmeye davet eder. Ünlü sözlerinden biriyle ifade ettiği gibi: “Yara, Işığın içinden girdiği yerdir.”
Balkh: Mevlâna’nın doğum yeri, günümüz Afganistan'ında bulunan ve Moğol işgalleri nedeniyle ailesiyle birlikte kaçtığı yer.
Konya: Mevlâna’nın hayatının büyük kısmını geçirdiği ve Mevlevî Tarikatı'nı kurduğu şehir. Bugün, takipçileri ve manevi bilgeliği arayanlar için bir hac merkezi olmuştur.
Mevlâna’nın Türbesi (Konya): Mevlâna’nın mezarının bulunduğu yer, hem Müslümanlar hem de Müslüman olmayanlar için büyük bir hac yeri haline gelmiştir. Her yıl binlerce ziyaretçi, onun manevi mirasına saygı göstermek için buraya gelir.
Şems-i Tabriz’in Kaybolması: Tabrizli Şems’in 1247'de Konya'dan gizemli bir şekilde kaybolması, Rûmî’nin dönüşümünü anlamada merkezi bir yer tutar. Bu kayıp, Rûmî’nin manevi bir şair olarak dönüşümünün simgesidir.
Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin hayatı ve öğretileri, manevi düşünce, şiir ve mistisizm üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. Bir şair, filozof ve manevi lider olarak, Mevlâna’nın aşk ve birlik mesajı zaman ve mekân boyutlarında yankı bulmaktadır. Eserleri, insanlığın temel haliyle ilgilidir ve bizleri dünyadaki yüzeysel ayrımları aşmaya ve ilahiyle daha derin bir bağlantı kurmaya teşvik eder. Bugün, Mevlâna hala bir bilgelik ve manevi ışık kaynağı olarak varlığını sürdürmektedir. Onun sözleriyle, “Hepimiz birbirimizi eve götüren yolculuklarız.”
Yazar: Rüzgar Kaçmaz
Düzenleyen: Rüzgar Kaçmaz
Fikir: Nisan Coşgun