Günümüzde yapay zeka, hayatımızın her alanında, sanat da dahil olmak üzere, faydalı bir dijital zeka biçimi olarak gündemimizde yer alıyor. Aniden hayatımıza giren ve birçok soru uyandıran bu algoritma, çoktan birçok geleneksel mesleği etkisiz hale getirmeye başlamıştır.
Bunlardan biri, belki de en tartışmalı sorulardan birinin merkezinde yer alan güzel sanatlardır.
Yapay zeka güzel sanatları domine edebilir mi?
Bu soruyu yanıtlamak için, önce güzel sanatların tanımına bakmamız gerekiyor.
Güzel sanatlar nedir ve sanatçı ne yapar?
Güzel sanatlar, bir kişinin kendi duygularını, yaratıcılığı ve üretme arzusunun bir sonucu olarak ortaya çıkan görsel bir üründür. Bu ürün, iki boyutlu bir resim olabileceği gibi, herhangi bir üç boyutlu malzemeden de oluşabilir. Sanatçı ise bazen saf bir yaratıcılığı ya da bir duyguyu yansıtmayı, bazen de izleyiciyi düşündürmeyi hedefler.
Peki, asıl sorumuza gelecek olursak, yapay zeka sanatı gerçekten sanat mı?
Yapay zeka ile yapılan resimlerin sanat formu olarak kabul edilmesi gerektiğini savunanlar, yapay zekanın kendisinden bir resim yapmasını isteyen kişinin yaratıcılığını bir görsele dönüştürdüğünü belirterek bunun bir sanat formuna uygun olduğunu öne sürerler. Ancak, yapay zeka bir insan yapımı eserler veritabanını kullanarak bir resim yaratır, bu da oluşturduğu görselde insan yapımı eserlerin bir karışımını ortaya çıkarır. Bu nedenle, ortaya çıkan sonuç yaratıcı olarak adlandırılamaz, çünkü kişinin kafasında yaratmak istediği görüntüyü tam olarak yansıtamaz.
Tabii ki, bu, yapay zekanın sanat için kullanılamayacağı anlamına gelmez. Yapay zeka yardımıyla, üretmek istediğimiz eserlere dair fikirler edinebiliriz, aklımızdaki kompozisyonu belirleyebiliriz ya da insan figürleri oluşturmasını isteyerek referans arama zahmetinden kaçınabiliriz. Elbette eğlencelik görseller de yaratabiliriz, ancak ortaya çıkan ürünün sanat olmadığını fark etmek önemlidir.
Düzenleyen: Rüzgar Kaçmaz
Yazar: Nisan Coşgun