Müzik, bildiğiniz gibi, hayatımızın hemen her alanında karşımıza çıkar. İster ders çalışırken ister uyurken dinleyin, her yerdedir. Peki, hiç müziğin gerçek doğası veya beynimiz üzerindeki etkileri hakkında düşündünüz mü? Bu makalede, bu büyüleyici konuları ele alacağım.
Müziğin gerçek doğasını anlamak, hayata bakış açınızı gerçekten değiştirebilir. Neden mi? Çünkü müzik, görünüşte birbiriyle ilgisiz alanları bile birbirine bağlayan bir alan olarak, bilim ve sanatı yeniden tanımlayabilir. Bu bağlantı, Antik Yunan’a kadar uzanan bir geçmişe sahiptir.
Efsaneye göre, Pisagor bir gün bir demircinin atölyesinin önünden geçerken çekiçlerin örsü vurduğu ritmik sesleri duydu. Dikkatini bu seslere vererek, bazı vuruşların diğerlerinden daha yüksek tonlar ürettiğini fark etti. Bu farklı tonların matematiksel bir açıklaması olması gerektiğini düşündü【1】.
Pisagor atölyeye girdi ve farklı büyüklükte çekiçler kullanıldığını gördü. Çekiçlerden bazıları daha büyük, bazıları ise daha küçüktü, ama aralarındaki oranlar dikkat çekiciydi: biri diğerinin iki katı, bir diğeri ise en küçüğünün üçte ikisi büyüklüğündeydi. Pisagor, bu oranları müziğin temel aralıkları olarak tanımladı.
Bu hikâye, müzik ve matematik arasındaki ilişkiyi tanımlamaya çalışsa da, Pisagor’un bulguları tamamen doğru değildi. Örneğin, Batı müziği hâlâ benzer oranları kullansa da, bu oranlar Doğu müzik gelenekleri ile tam olarak uyumlu değildir. Batı müziğinde, Pisagor’un oranları bir müzikal saate benzetilmiştir.
Bu konsepti benimseyen bestecilerden biri de Bach idi. Bach’ın besteleri sıklıkla bu müzikal saat simetrisini kullanır. Örneğin, Das Wohltemperierte Klavier (The Well-Tempered Clavier) gibi eserlerini analiz ederseniz, bu dikkat çekici simetriyi görebilirsiniz.
Müzik ve matematik arasındaki bağlantıyı anlamak için beyin anatomisini incelemek gerekir. Müzik, beynin temporal lobu adı verilen bir kısmında işlenir. Ses dalgaları kulağa ulaştığında, üç aşamadan geçer:
Dış kulak
Orta kulak
İç kulak
İç kulakta, tüy hücreleri, ses dalgalarına tepki olarak titreşir. Bu titreşimler, sinirler yoluyla beyindeki talamusa iletilir. Talamus, gelen sinyalleri sınıflandırır ve bunları temporal loba gönderir. Burada, bu sinyallere yanıtlar üretilir.
Bu süreç inanılmaz derecede hızlıdır, insan algısının ötesinde gerçekleşir. Peki, bu neden önemli? Çünkü müzik işleme ve matematiksel düşünme süreçlerinden sorumlu beyin bölgeleri birbirine çok yakındır.
Müzik, sağ temporal lobda işlenir.
Matematik, sağ parietal lobda işlenir.
Bu yakınlık, müzik konusunda yetenekli kişilerin genellikle matematikte de başarılı olmasını açıklar. Ayrıca, yapılan araştırmalar, erken yaşta müzik eğitimi alan çocukların, matematiksel görevlerde daha başarılı olma eğiliminde olduğunu göstermektedir.
Bu makalenin, farklı disiplinler arasındaki bağlantıyı anlamanızı sağladığını ve sizi daha meraklı bir birey haline getirdiğini umuyorum. Müzik ve matematik, ilk bakışta farklı gibi görünse de, her iki alanın derin bağlantıları, her ikisini de daha iyi anlamamızı sağlar.
Gelecek makalelerde görüşmek üzere!
Müzik ve Matematik Arasındaki Bağlantı: Bir Nörobiyoloji Perspektifi
Matematik ve Müzik Yetenekleri Arasındaki Korelasyon
Müzik ve Matematik İlişkisi
Müzik ve Matematik, Vikipedi
Güçlü Titreşimler: Müziğin Fiziği, TÜBİTAK Yayınları
Bilim ve Teknik Aylık Popüler Bilim Dergisi, Haziran 2022, Cilt 55, Sayı 655
[1] Antik Yunan’da, matematik evrendeki her şeyi açıklayabilecek bir araç olarak görülüyordu. Hatta kutsal ve yüce kabul ediliyordu. Bu nedenle, geometri bilmeyenler, Platon’un Akademisi’ne kabul edilmezdi. Bu felsefi akımın bilim tarihine etkisini başka bir makalede ele alacağım.
[2] Temporal loblar, şakak lobları olarak da bilinir. Yüksek veya sürekli gürültüye maruz kalmak, temporal lobların aşırı aktivitesine bağlı olarak şakak ağrısına neden olabilir. Ağrı devam ederse bir doktora görünmekte fayda var.
[3] Sağ parietal lob, aynı zamanda öz farkındalıkla ilgilidir. Araştırmalar, Budizm’de tanımlanan Nirvana'ya ulaşmak için yeterince disiplin ve çaba gösteren bireylerin, bu lobu neredeyse devre dışı bırakarak benlik algısını azaltabileceğini öne sürüyor. Bu ilginç konuyu başka bir makalede ele alacağım.
[4] İnsan beyninin sayma kapasitesinin neden dörde sınırlı olduğunu ve bunun mekânsal algı ile ilişkisini gelecekteki makalelerde açıklayacağım.
Yazar: Betül Ebrar Özdemir
Düzenleyen: Rüzgar Kaçmaz